Tarsus Ashab-ı Kehf Turu (13 Nisan 2017)

Etkinlik Adı: Tarsus Ashab-ı Kehf Turu
Kategori: Tur
Tarih: 13 Nisan 2017
Başlangıç Noktası: Mersin Mudad Baba Türbesi

Rahmet Sosyal Hizmetler ve Yardım Vakfı, Ashab-ı Kehf turu düzenledi. 13.04.2017 tarihi, perşembe günü günün ilk ışıklarında Mersin Mudad Baba türbesi’nden yağmur altında yola çıkıldı. Günübirlik gerçekleştirilen bu ziyarette rehberimiz Vakıf Başkanı Sultan Açıkgöz’ün değerli paylaşımları eşliğinde Ashab-ı Kehf Rakım Mağarası’nın yanı sıra, Danyal Peygamber’in Türbesi, Lokman Peygamber’in makamı, Şit Peygamber Makamı, Abbasi Halifelerinden Harun Reşid’in oğlu Meymun’un Türbesi, Bilal Habeş (A.S.) makamı ve Makam Camiisi ziyaret edildi.

Ashab: Dost, arkadaş, ahbap, yaren anlamına gelir. Kehf ise, mağara anlamına gelir. Ashab-ı Kehf mağara arkadaşları, mağara yarenleri, mağara erenleri anlamına gelir. Bu hadise, Kadı Beydavi tefsirinde, Hz. Ali Efendimizden rivayette, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’in (S.A.V.) doğumundan önceki zaman ile, Hz. İsa (A.S.) dan sonra, tarihsel olarak birinci asrın ikinci devresinde, Hz. İsa’ya (A.S.) inanan on iki havariden de sonra olduğu tahmin edilmektedir. O tarihlerde Kudüs, Ürdün, Suriye ve Anadolu Romalıların egemenliğindedir. O zamanlar Roma baş kralı Adriyanus’un yardımcılarından biri olan Dekyanus’un, eski ismi Ersus şimdiki ismi ile Tarsus’da idareci olduğu dönemde, Roma kralının kendi ilahlığını ilan etmesi ve insanları, putlara tapmaya zorlaması sebebiyle o dönemin tevhid ehli mümin İsevileri, inandıklarını gizli olarak yaşamak zorunda kalmışlardı. Roma kralları yakalattırdıkları müminleri her türlü cezaya çarptırarak, zulüm ortamı oluşturmaktaydılar. Müminler inandıklarını aşikâr olarak yaşayacak bir ortam bulamıyorlardı.

Böyle bir dönemde Ersus’da (Tarsus) idareci olan Dekyanus, sarayında bulunan makam ve mevki sahibi üst düzey altı veziri inançlarını gizli olarak yaşarlarken, birilerinin ihbarı sonucu yakalatıp, sorgulayıp, yargılayıp cezalandırmak ister. “Bütün insanlar beni ilah olarak kabul ederken, siz kimi ilah ediniyorsunuz?” diye sorar. O mübarek altı genç vezir (Yemliha, Meksilina, Mislina, Mernuş, Debernuş ve Şazenuş), Dekyanus ve ona inanmış putperest otaritenin karşısında hayatlarını ortaya koyarak, imanlarını ve inançlarını muhafaza edebilmek için “Bizim Rabbimiz yerlerin, göklerin ve alemlerin Rabbidir. Ondan başka ilah edinirsek, haşa şaşırmışlardan ve kötü bir iş yapmışlardan oluruz. Senin ilahlığını kabul edici değiliz.” (Kehf Suresi: 14.Ayet) diyerek imanlarını, ölümü göze alarak dile getirmişlerdir. Dekyanus inançlarını değiştirmeleri için onlara peşin ceza vermeyip, bir zaman süre verir. İnançlarını korumak için bütün dünyalık, makam, mevki ve saray hayatını terk edip, Ersus’un 12 km kuzey batısında bulunan Encilüs dağına hicret ederler. Dağın yakınlarında Kefeştatayuş isimli, o bölgeyi iyi bilen bir koyun çobanına rastlarlar. Çoban, vezirlere nereye gittiklerini sorduğunda, onlarda geliş sebeplerini izah ederler. Tevhid ehli çobanın rehberliğinde, sadık köpeği Kıtmir ile birlikte, sığınmaları için dağın yamacında bulunan mağaraya giderler. Zulüm ortamından sığındıkları mağarada, Mevlaya dua ederler. “Ey Rabbimiz! Bize katından rahmet ver, şu işlerimizde bize muvaffakiyet nasip eyle, bu vesile ile rızana ulaşanlardan olalım.” (Kehf Suresi: 10. Ayet) Yüce Allah onların bu dualarını kabul edip, zulüm ortamında Kehf’te miladi yıla göre üç asır, kameri yıla göre de üç yüz dokuz yıl, yemeden, içmeden, erimeden, çürümeden, yaşlanmadan ve kimseye gösterilmeden, Allah kendine teslim olanları uyutarak muhafaza etti.

Üç asır sonra serbest bir ortamda uyandıklarında yarım gün ve ya bir gün uykuda kaldıklarını zannettiler ve daha sonra kendi aralarında istişare ederek, yanlarında bulunan Dekyanus dönemine ait gümüş paraları, Yemliha Hazretlerine vererek çarşıdan, yakalanmadan haber toplayıp gelmesini ve temiz yiyecek almasını istediler. Yemliha Hazretleri çarşıdan yiyecekleri alıp, karşılığında eski ve tedavülden kalkmış parayı verince, oradaki insanlar paralara bakıp, onun hazine ve ya define bulmuş olabileceğini sanarak yerini söylemesini istediler. Yemliha Hazretleri gerçeği söylemesine rağmen onu anlayamadılar. Kendileri de gerçeği bilmediklerinden onun yalan söylediğini zannettiler. Tedirgin ve endişeli halini görerek, onu yakalayıp üç asır sonra Dekyanus’un yerine idareci olan ve tevhid ehli bir mümin, Aryus’un huzuruna çıkardılar. Yemliha Hazretleri Aryus’un huzurunda, başından geçenleri ve kim olduklarını anlattı. Aryus’da o olayın üç asır önce geçtiğini, o dönemlerin kapandığını, zulümlerin kalktığını ve Dekyanus’un yerine kendisinin idareci olduğunu anlattı. Karşılıklı bilgi alışverişi neticesinde olay tüm halk tarafından duyuldu. Halk ve idareciler işin aslını öğrenmek için Encilüs dağındaki mağaraya vardıklarında, Dekyanus zulmüne baş kaldırıp, imanlarını muhafaza etmek için üç asır uyutularak muhafaza olunan gençleri, asırlar geçmiş olmasına rağmen genç bir şekilde gördüler.

Ahiret hayatının varlığının ispatı olan bu hadise karşısında, Allah’a ve ahirete inanmayanlar, iman ettiler. Dönemin idarecileri, mübarekleri şehre davet ettiler. Onlar ise başlarına gelen olayın şaşkınlığıyla şehre gitmediler., tekrar konuyu istişare etmek için mağaraya, uyudukları yere döndüler. Yüce Rabbimiz onları mağarada sırrı ile gizledi ve gözlerden kayboldular. Dışarıdaki halk ise, mağaranın önüne bir delil ve bir alamet olsun diye mescit yapılmasına karar verdi. O mescit ise Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde restore edilerek, günümüze kadar hizmet vermeye devam etmektedir. Kabirleri meçhul olup, tasarrufuatları devam etmektedir. Yüce Rabbimiz himmetlerini üzerlerimizden eksik etmesin. Amin.