Miraç Kandili Münasebeti ile Kudüs Turu (6 Mart 2013)
Etkinlik Adı: Miraç Kandili Münasebeti ile Kudüs Turu
Kategori: Tur
Tarih: 6 Mart 2013
Başlangıç Noktası: Kudüs Kıble Mescidi
Rahmet Sosyal Hizmetler ve Yardım Vakfı olarak Kıble Mescidini ve Peygamberlerin türbelerini ziyaret etmek için Kudüs’teydik. 3 Mayıs 2013 Cuma günü saat 20:00’de İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı’nda başlayan bu turda Miraç Kandili, Kudüs Kıble Mescidi’nde geçirildi.
Dün Kudüs’ten döndüm. Ayağım Türkiye topraklarına basar basmaz aynı lisandan konuşan, tanımasam da çok insanın konuşmasını anlar oldum. Oysa bir gün önce izbe, karanlık, her tarafına çöpler savrulmuş, dar sokaklardan gecenin üçünde Kudüs’e doğru yürürken ayaklarımın altındaki taşların feryadını duyuyordum.
Kudüs Kıble Mescidi gözümde nasıl da büyük! Adem’in secde ettiği, Allah’ına yakarıp af dilediği, tövbelerinin kabul edildiği, duaları karşılığında ona eşsiz insan olan Şit peygamberi verdiği ve Muhammed’in neslini ondan zuhura getirdiği ve son peygambere kadar peygamberlerin yüz tuttuğu Davud’un, Süleyman’ın, İbrahim’in, İshak’ın, Yakub’un, Yusuf’un, Zekeriya’nın, Yahya’nın, Meryem’in, İsa’nın ve Muhammed’in mabedine büyük umutlarla gitmiştim. Ne ummuştum, ne buldum. Terk edilmiş, kimsesiz, yetim… Kudüs’e hibe edilmiş Meryem’i hatırlatıyor.
Tam mabet kapısına yöneliyorum, “Rabbim! Sevinçle gelen kalbim neden sıkışıyor?” Yüreğim daralıyor, bedenim prangalar içinde kasılırken o da ne? Kapının önünde beş tane Yahudi askeri bekliyor ve siz önünden geçerken alaycı tavırlarla “Sen Müslüman mısın?” diyerek şehadet getirtiyor. Yüz adım gidiyorsunuz yine Yahudi askerleri… Nihayet Kudüs kapısına varıyorsunuz. Yahudi askeri gözetimi altında içeri giriyorsunuz.
Bahçesinde Osmanlı’dan kalma yarısı sökülmüş, yarısı çürümüş çınarlar karşılıyor sizi. Hüzün yağmuru yağıyor üstünüze derken heybeti, ihtişamı çökmüş umutlarınızı ayağa kaldıran Kubbet-ül Sahra ile karşılaşıyorsunuz. Muallak taşı Hz. Ömer’in fethettikten sonra yaptırdığı, imanı gibi sağlam, peygambere olan itikatı gibi, elif gibi ayakta duran bir mabet. Ceddinizin nasıl da peygamber aşığı olduğunu Kanuni’nin yaptırdığı surlarında, Abdulmecid Han’ın emeklerinde görüyorsunuz. Oysa biz uyutulan bir nesil, bir adım ötesini göremeyecek kadar sarhoş bir kavimiz. Onu geçip Mescid-i Aksa’ya varıyorsunuz kapılarına kilit vurulmuş Müslümanların bile içeriye cumaların dışında giremediği bir mabet bu. Kapıları açık tutmak için Hz. Ömer’in, Selahattin Eyyubi’nin emekleri, dökülen kanlar nerede, biz nerdeyiz?
Ey kardeşlerim! Bilin ki Allah bu zulmün hesabını bir gün herkese soracaktır. Kilitsiz mabetlerin, gök kubbeyi inleten ezanların, özgürce salınan bayrağın, emniyet altında olan namusların ve yediğiniz ekmeğin kıymetini bilin. Yoksa nankörleden olursunuz vesselam…
Rahmet Sosyal Hizmetler ve Yardım Vakfı Başkanı
Sultan AÇIKGÖZ
28.06.2013
Kayseristar Haber Gazetesi